Özel bir yarımadanın kıyı ucunda yer alan Waterfront Villa’nın dört bir yanı, Ege’nin ipeksi sularıyla kaplı. Hem rahat bir aile evi hem de eğlence için şık bir sosyal alan sunacak şekilde tasarlanan bu benzersiz konumlu Villa; mavi denize uzanan, muhteşem manzaralı uzun bir alana sahiptir.

Quark’ın bu olağanüstü Waterfront Villa’ya yönelik tasarımı, ışık ve gölgenin dansının ebedi estetiğine ilişkin çağdaş bir yorum niteliğinde. Bodrum’un nefes kesen sahil şeridinin her iki yanından gelen ziyaretçiler; güneş ışığını gördükleri an, doğal kaya oluşumlarına inşa edilmiş, adeta bir zümrüt gibi yükselen Villa’nın yansıtıcı yüzeylerinden saçılan ışıltılarla karşılaşıyor. Parlak beyaz duvarlar ve parlak siyah taşlar arasındaki çarpıcı kontrastlar, Villanın açık gri mermer zeminleriyle yumuşatılıyor.

Villanın deniz kıyısındaki benzersiz konumu, Quark için bu projede zor, ancak hoş bir tasarım görevini ortaya çıkardı. Ekibimiz, sahanın coğrafi özelliklerinden yararlanmaya çalışırken, şimdiki ve gelecekteki sakinler tarafından beğeniyle karşılanabilecek olağanüstü düzeyde güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir bir konut oluşturmaya çalıştı. Mevsimsel olarak yükselen dalgalar, dinamik hava koşulları ve deniz seviyesindeki iklim koşullarıyla ilgili değişimler, dikkatli bir şekilde öngörüldü. Bu doğrultuda, yapının güvenli ve uzun ömürlü olması için yüksek tuzluluk koşullarına dayanabilecek kapasitede olan Sika betonu gibi dayanıklı malzemeler seçildi.

Waterfront Villa’nın hayranlık uyandıran muhteşem Ege Denizi ortamı, Quark ekibi için iç ve doğal ortamların entegrasyonunu önemi tartışılamayacak bir tasarım önceliği haline getirdi. Bu doğrultuda evin iç ve dış mekanları arasında estetik, uzamsal ve atmosferik bir devamlılık yaratmak amacıyla villanın geniş terasına yayılan yerden tavana pencereler kullanıldı. Açıktaki çok eğimli bu yarımadanın “zorluğunu” Quark, sürdürülebilir tasarım ilkelerini dayanıklı bir aile konutunda kullanmak üzere eşsiz bir fırsata dönüştürdü.